Sorularınız için iletişime geçebilirsiniz.
0
Sepette ürün yok.
Hesabım
0
Sepette ürün yok.
  • Yayınlayan: Engin Aygün


    Son dönemlerin  Kişisel Gelişim, Koçluk, Rehberlik ve Psikoloji dünyasında çok sık duyulan kavramlarından biri de  “Kendini Gerçekleştirme “ olgusudur.  Üzerine konuşulmuş bir çok tanımın içinde en genel hali ile,” İnsanın  yaşamı süresince tüm duygu, davranış, ve düşüncelerinin altında yatan güdü, amaç… “ olarak tanımlamak mümkündür “ Kendini Gerçekleştirme “ kavramını .  İnsan olarak tüm eylemlerimizde bu arzu ile bilinçli yada bilinç dışında  yaşam yolculuğumuzu anlamlı kılmaya ve nihai hedef olan “iyi, mutlu, doyumlu ” hissetme arayışına doğru harekete geçeriz.
Hepimiz her gün, hayatımızda olup bitenleri ve kendimizi, iç benliğimizde değerlendiririz. Bazen memnuniyet duyarız bu hallerden, bazen de bir şeyler bize mutsuz hissettirir. Üstelik  birimize memnun hissettiren şeyler, diğerlerine aynı derecede mutluluk ve doyum vermeyebilir… İşte bu arayışın içinde bize en büyük yol gösterici olan anlar, mutluluk yada memnuniyetsizlik hislerimizin
 geri planındakileri sorgulamaya çok yaklaştığımız o anlar olacaktır.   
 
İçimizdeki “Kendini gerçekleştirme” olgusunun, farkına vardığımızda  hayatta ne uğruna savaştığını bilme haline geçeriz.  Kendimizi sevmek, kendimizi değerli görmek için neye ihtiyacımız olduğunu anlayarak, amaçlı yaşamaya başlarız. Psikoloji profesörü Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisinin en zirvesine bırakmıştır Kendini Gerçekleştirme olgusunu. Maslow’un piramidine yapılan değerlendirmeler arasında varılan en doğru ifadenin, “ O sivri uçta  sürekli kalabilmenin mümkün olamayacağı, ancak insanın yaşamı dengelemeye çalışırken o noktadan sık sık geçebileceği gibi bir gerçeğinin  olduğu ve bu mutluluğu da, her hareketinde kendini gerçekleştirme ve kişisel bütünlüğüne hizmet etme bilinciyle yaşayan insanların çok daha sık tadabileceği”  şeklinde olduğunu düşünmekteyim. Rogers ise “ Kendini gerçekleştirme”  kavramının  hayatlarımıza sirayet etme halini “ tam verimlilik “ olarak tanımlar. İnsanın tam verimliliği dediğimizde,  en başta sahip olduğu yetenek ve becerilerin açığa çıkarılabilmesi, kendini adamışlık, sorumluluklarını iyi yönetebilme, potansiyel gücün keşfi ve kullanımı, zamanının  bu uğurda doğru harcaması gibi ifadeleri düşünebiliriz.
Günümüzde  eğitim kurumlarının  rehberlik alanlarında ve öğrenci koçluğu uygulamalarında bu konuda;  öğrencilerin bilinçlendirilmesi ve kendisini  keşfetmesinde, gelecekte her birinin özüne uygun mutlu bir birey ve seveceği işlerden kazanç sağlayabilecekleri, aslında  gelecekte huzurlu bir toplumun inşası için “ tam verimli” olmuş, içsel tatmin düzeyleri güçlü bireyler oluşturabilmek adına yapılan çalışmalarda da bu kavramı sık sık  duyuyoruz.


Hepimiz çevremizde,  yeteneklerine veya ilgi alanlarına yönelik bir meslek yapmıyor olduğundan hayıflanan bireylere  rastlamaktayız. Üstelik gelir düzeyinin, ya da toplumda statü sahibi olup olmadığının da bu hayıflanmaların alt yapısını etkilemediğini  fark ediyoruz çoğu kez. Peki, bu şekilde hisseden kişiler için artık hayatlarında kendilerini gerçekleştirmesinin yolu kapalı olarak mı düşünmeli?  Elbette hayır. Örneğin, resim üzerine yoğun ilgisi ve yeteneği olan bir kişi mevcut işinde bir ressam ya da çizim yeteneği ile üreteceği bir iş yapmıyor da olsa , geri plandaki bu becerisinin ona kazandırdığı farklılıkları ve bakış açısını  bilincine varmasa da bulunduğu ortama, işine, iletişimine halihazırda aktarıyordur. Yani aslında doğal becerisi sayesinde fark etmese de bir çok konuda diğerlerinden farklı yaptığı şeyler mutlaka olmuştur. Bununla birlikte elbette, sürekli ortaya çıkmak için çırpınan  yeteneklerini ve ilgi dünyasını ister kendi kendi kendine, isterse kurslara katılarak, bu yönde okuma ve araştırma yaparak, hobi haline getirerek, hayatına katmaya ve onu beslemeye başlaması, kendini gerçekleştirme noktasına daha fazla temas ettiği bir yaşam yolculuğu sağlar. ” Kendini gerçekleştirme” doyumunu alacağınız eylemleri  fark edebilmek için kendinize; “Eğer hiç para kazanmayacağımı bilsem, bu aktiviteyle meşgul olmayı yine de ister miyim”? diye sorabilirsiniz.

Ayrıca “Kendini Gerçekleştirme “ olgusu sadece meslek, yetenek , beceri odaklı bir güdü de değildir…
Aynada kendimizi nasıl görmekten mutlu olduğumuz, zamanımızı neye feda edeceğimiz , nasıl bir sosyal çevre içinde yaşamak istediğimiz, neleri denemek isteyip, nelerden vazgeçmek istediklerimiz hep bu kavramla anlam bulur. Yani tüm deneyimlemelerin  içinde arayabiliriz gerçeklerimizi. Aslında, gördüğümüzde, duyduğumuzda bizi heyecanlandıran, İçinde olmak istediğimiz tüm haller bizden bir iz taşıyor. Başarılı insanları beğenmek ve gıpta etmek , kendinizi onların yaptıkları işi yaptığınızı hayal   ederken bulmak, içinizdeki potansiyelinizin atağa geçmek , öğrenmek ve başarmak , için can attığının göstergesi olabilir. Deneyimlemek de önemlidir. Neleri sevdiğimizi aslında en çok sevmediğimiz şeyleri yaparken keşfediyoruz.
Tabii bir de başarıyı arzulayıp, ardından dizi keyfine devam ediyorsak, daha iyisini yapmaya hazır olan potansiyelimizle  iç çatışmalar yaşayabiliriz. Kendimizi gerçekleştirmek isteyen yanımızı görmezden
geldikçe yaşayacağımız içsel durumu da Maslow en güzel şekilde şu sözlerle  bizlere aktarmış, “Eğer bile bile gücünüzün yettiğinden daha azını olmayı planlıyorsanız sizi uyarırım, Hayatınızın geri kalanında mutsuz olacaksınız,  çünkü kendi yeteneklerinizden ve olanaklarınızdan kaçıyor olacaksınız”.
Saygılarımla


Derya Delen RÜZGAR
Profesyonel Koç & Hızlı Okuma Eğitmeni

Yazar: Engin Aygün

Bir cevap yazın